Ben sadece seni sevdim... Seni Öyle saf bir sevgiyle sevdim ki; bir gülün kadifemsi yumuşaklığıyla, karın ilk düşüşüyle,
güneşin ilk ışıklarıyla... Ben gözlerine vuruldum... Hani binbir anlam
taşıyan gözlerine. Bazen anlamsız bakan, bazen bana tüm çiçekleri
bağışlayan o gözlerini sevdim... Seni öyle delice sevdim ki... Gece
melektin rüyalarımda, sabah bir fincan çayı kahvaltımın, okulda felsefe
kitabımdın, geceleri yıldızımdın...Seni sığdıramadım yerlere, göklere.
Kelimeler yetmezdi seni, sevgini tanımlamaya. Bir ırmaktın; bazen
yatağını yırtmak istercesine delice akan,bazen serin bir refahlık veren
bir durgunlukla dans eden ırmak...Sen olmadığın zaman güneş yetmezdi
dünyamı aydınlatmaya... Aşımdın, suyumdun,kanımdın, nefesimdin,
anamdın, babamdın, sen sadece benim aşkımdın; başka kimselerin değil...
Gökyüzünün maviliğinden, gülün kırmızısından,gecenin siyahından,
rüzgerın esintisinden kıskanırdım seni...Senin için sadece ben şarkı
söyleyebilirdim,sadece ben şiir yazı yazabilirdim,sadece geceye ismini
ben fısıldayabilirdim... Senin saflığını, temiz ve çıkarsız sevgini,
dünyayabedel gözlerini, yanağındaki gülünü, o yumuşak tebessümünü,
sadece gözlerini kullanarak herşeyi anlatmanı sevdim...El ele dolaşmak
istedim tüm sabah boyuınca şiirler söylemek istedim gözlerine bakarak,
"SENİ SEVİYORUM" diye bağırmak istedim. Çamlıca tepesinde sonsuza dek,
sonra yağmurda yürümek...Seni gökyüzünün mavisinde sevdim.Martı
kanatlarındaki özgürlüğünü,bulutlar kadar saf gülüşünde buldum dünyayı,
yağmur damlasında içtim aşkını doyasıya, fırtınalarla,şimşeklerle
anlattım sevgimi sana... Ben seni öyle bir sevgiyle sevdim ki; ben
ölsem bile bu sevgi dolaşacak dillerden dile, utanacak Leyle ve
Mecnun,şaşıracak Ferhat ve Şirin... Herkes imrenerek
bakacak bize... Sen yokken bile seni benliğimde yaşattım, senin içinde
sensizliği,sensizliğin içinde seni yaşattım... İşte ben seni böyle bir
aşkla sevdim... Ben sadece seni sevdim...
AMA SEN ANLAMADIN!!!!